Cömertlik ile İlgili Kompozisyon – Paylaşmanın En Güzel Hali,
Cömertlik, insanın sahip olduklarını başkalarıyla içtenlikle ve karşılık beklemeden paylaşabilme erdemidir. Yalnızca maddi varlıkları değil; zamanı, sevgiyi, ilgiyi ve bilgiyi de başkalarına sunabilmektir. Gerçek cömertlik; “benim var, senin de olsun” diyebilmektir. Bu yönüyle cömertlik, insanı yücelten, toplumları kaynaştıran ve gönülleri birleştiren çok kıymetli bir değerdir.
Cömert bir insan, elindekini paylaşarak yalnızca karşısındakinin ihtiyaçlarını gidermekle kalmaz; aynı zamanda umut verir, sevgi aşılar ve güven duygusu oluşturur. Bu davranış, insan ilişkilerini kuvvetlendirir, toplumda dayanışmayı artırır. Cömertlik sayesinde insanlar birbirine daha çok bağlanır, yardımlaşma duygusu gelişir ve sosyal denge sağlanır.
Toplumda cömert bireylerin sayısı arttıkça, yoksullukla mücadele daha kolay hale gelir. Çünkü cömertlik, sadece zenginliğin değil; vicdanın, merhametin ve insan sevgisinin göstergesidir. Bazı insanlar çok büyük servetlere sahip olsalar bile paylaşmaktan kaçınırken, bazıları azına rağmen gönülden vererek gerçek cömertliği gösterir. Önemli olan, ne kadar verdiğin değil; ne kadar gönülden verdiğindir.
Cömertlik yalnızca para ya da mal vermek değildir. Bazen bir ihtiyacı olana zaman ayırmak, bir çocuğa gülümsemek, yaşlı birine yardım eli uzatmak, bir hastaya moral vermek de büyük bir cömertliktir. Cömert insan, kendini başkalarının yerine koyar, empati yapar ve elinden gelenin en iyisini sunar.
İslam kültüründe de cömertliğe büyük önem verilir. Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v), “Cömert, Allah’a, insanlara ve cennete yakındır” buyurarak bu değerin önemini vurgulamıştır. Sadaka, zekât ve infak gibi kavramlar da, toplumda cömertliğin yaygınlaştırılması ve paylaşmanın teşvik edilmesi açısından çok değerlidir.
Tarih boyunca cömertliğiyle tanınan nice isim vardır. Örneğin Mevlânâ, “Ne kadar bilirsen bil, söylediklerin karşındakinin anlayabildiği kadardır. Ne kadar verirsen ver, bir gönül alabildikten sonra…” diyerek, paylaşmanın maddiyattan çok gönül bağıyla anlam kazandığını belirtmiştir.
Cömertlik, sadece bireyler arasında değil, toplumların da temelinde olmalıdır. Devletler, imkânı olmayan bireylerine destek sağladıkça sosyal adaleti ve huzuru da beraberinde getirir. Okullar, sivil toplum kuruluşları ve aileler çocuklara küçük yaşlardan itibaren cömertliğin ne olduğunu, neden önemli olduğunu öğretmelidir. Çünkü cömertlik, öğrenilen değil; yaşanarak kazanılan bir değerdir.
Ancak cömertlikte ölçü de önemlidir. Her konuda olduğu gibi bu erdemin de aşırısı zarar verebilir. Kendi ihtiyaçlarını tamamen görmezden gelerek, sadece başkalarını düşünmek kişinin yıpranmasına yol açabilir. Gerçek cömertlik, denge ile yapılmalıdır; hem kendine hem başkasına değer vermek esas olmalıdır.
Sonuç olarak, cömertlik insan olmanın temel taşıdır. Paylaşan insan, büyür; sevilen insan olur. Cömertlik, toplumsal huzurun, dayanışmanın ve sevginin kaynağıdır. Günümüzde bencilliğin arttığı, bireyselliğin öne çıktığı bir dünyada cömertliğe her zamankinden daha çok ihtiyacımız vardır. Çünkü paylaştıkça çoğalır, sevdikçe güzelleşiriz. Cömert olmayı bir yaşam biçimi haline getirmek, sadece başkalarını değil, bizi de iyileştirir ve zenginleştirir. Unutulmamalıdır ki, bir yüreğe dokunmak, bazen en büyük servettir.
Bir önceki yazımızda sizlere Cesaret ile İlgili Kompozisyon – Korkuya Rağmen Adım Atabilmek hakkında bilgi vermiştik.
Bir yanıt yazın